Bu seminerde, Mehmet Âkif'in hayatı ve edebi kişiliği ele alınmıştır. Doğumunun üzerinden 152 yıl, ölümünün üzerinden ise 89 yıl geçmiş olan Âkif'in, nüfus kaydında Bayramiç doğumlu olduğu belirtilmiştir. Özellikle II. Meşrutiyet döneminde yazdığı eserlerle ülkesinin ve bölgesinin sorunlarına değinen Âkif, toplumsal sorumluluk bilincine sahip aydınlar arasında yer almıştır. Yazı hayatına daha önceden başlamış olsa da, asıl etkisini II. Meşrutiyet yıllarında göstermiş, 1923'ten ölümüne kadar ise genellikle sessiz kalmıştır. Bu sebeple, II. Meşrutiyet döneminin aydını olarak kabul edilmesi uygun görülmüştür. Bununla birlikte Âkif'in görüşleri ve mesajları kendi zamanıyla sınırlı kalmamıştır. İdeolojik bakışı, şiir tekniği ve dil kullanımı tarihsel inceleme konusu olabilse de, eserlerinde Türkiye ve İslam dünyasına dair sunduğu görüşler günümüze de ışık tutmaktadır. Şiirlerinde gösterdiği sorunlar, emperyalist baskılar ve bunlara karşı önerdiği birlik ve ilerleme fikri, eleştirel değerlendirmeye tabi tutularak bugün için de geçerli kabul edilebilir. Bu yönleriyle Âkif, hem geçmişin hem de bugünün aydını ve şairi olarak değerlendirilmiştir.

Bu seminerde, Makedonya Türk edebiyatının önemli temsilcilerinden şair Şükrü Ramo'nun hayatı ele alınmıştır. Dr. Nergis Ramo Akgün tarafından sunulan seminerde, Şükrü Ramo'nun edebi kişiliği, eserleri ve Makedonya Türk kültürüne katkıları incelenmiştir. Şairin torunu olan Dr. Akgün, aile içi anılar ve kişisel tanıklıklarla dedesinin hem insani yönünü hem de sanatçı kimliğini aydınlatmıştır. Seminerde ayrıca Şükrü Ramo'nun hayatını konu alan belgesel gösterimi yapılmış, şairin Makedonya'daki Türk azınlığın kimlik mücadelesindeki rolü ve edebi mirası değerlendirilmiştir. Özellikle Balkan Türk edebiyatının gelişimindeki önemi ve çocuk edebiyatına katkıları vurgulanmıştır.

Bu seminerde, farklı dinlerin doğal afetlere yaklaşımları ele alınmıştır. Çeşitli dini geleneklerin deprem, sel, fırtına gibi doğal felaketleri nasıl yorumladıkları ve anlamlandırdıkları incelenmiştir. Dinlerin doğal afetlere yönelik teolojik bakış açıları, bu olayların dini metinlerde nasıl ele alındığı ve inanç sistemlerinin afetler karşısındaki tutumları karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca, farklı inanç gruplarının afet sonrası dayanışma, yardımlaşma ve toplumsal iyileşme süreçlerindeki rolü tartışılmıştır. Seminerde, dini perspektiflerin günümüz afet yönetim stratejilerine nasıl katkı sağlayabileceği ve inanç temelli yaklaşımların afetlerle mücadeledeki önemi üzerinde durulmuştur.

Bu seminerde, dilin ortaya çıkışına dair teoriler ele alınmıştır. İnsan dilinin biyolojik, kültürel ve bilişsel kökenleri tartışılarak, evrimsel süreçte nasıl geliştiği incelenmiştir. Ses temelli (Bow-wow, Ding-dong), jest temelli ve bilişsel teoriler gibi farklı yaklaşımlar karşılaştırılmıştır. Ayrıca, dilin sosyal etkileşimdeki rolü, beyin-dil ilişkisi ve dil öğreniminin evrimsel avantajları değerlendirilmiştir. Güncel bilimsel bulgular ışığında, dilin kökenine dair süregelen tartışmaların felsefi ve antropolojik boyutları ele alınmıştır.

Bu seminerde, 1980 sonrası Türkiye'de yaşanan kültürel ve toplumsal değişimler ele alınmıştır. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından toplumsal yapıda meydana gelen dönüşümler, neoliberal politikaların etkileri ve küreselleşmenin Türkiye'nin kültürel kimliği üzerindeki yansımaları incelenmiştir. Kentleşme, göç, popüler kültürün yükselişi ve bireyselleşme süreçleri üzerinden toplumsal yapının nasıl şekillendiği tartışılmıştır. Ayrıca, medya ve dijitalleşmenin kültürel dinamikleri nasıl dönüştürdüğü, sanat, edebiyat ve müzik gibi alanlardaki değişimler değerlendirilmiştir. Seminerde, bu dönüşümlerin günümüz Türkiye'sine etkileri ele alınarak, gelecekteki toplumsal ve kültürel eğilimler üzerine değerlendirmelerde bulunulmuştur.

Algı yönetimi ve medya psikolojisinin kapsamlı bir şekilde ele alındığı seminerde, medyanın birey ve toplum üzerindeki etkileri incelendi. Bilgi manipülasyonu, propaganda teknikleri ve algı oluşturma süreçleri detaylı şekilde tartışıldı. Kitle iletişim araçlarının toplumsal düşünceyi nasıl şekillendirdiği; bilinçaltı mesajlar ve duygu yönetimi üzerinden örneklerle açıklandı. Sosyal medyanın algı yönetimindeki rolü, yanlış bilgilendirme ve dezenformasyonun bireysel ve toplumsal etkileri değerlendirildi. Günümüz medya ortamında eleştirel düşünme becerilerinin önemi vurgulanarak, bilinçli medya tüketicisi olmanın yolları katılımcılarla paylaşıldı.

Seminerde, Çanakkale’nin somut olmayan kültürel mirası kapsamlı şekilde ele alındı. Şehrin folklorik yapısı, tarihsel göçler ve etnik çeşitliliğin mirasa etkileri tartışıldı. Yörük, Roman, mübadil, Çerkes ve Pomak topluluklarının gelenekleri, halk edebiyatı, el sanatları ve ritüelleri incelendi.
Folklor araştırmalarının gelişimi, akademik çalışmalar ve saha araştırmaları üzerinden değerlendirildi. Kurumlar arası iletişim eksikliği ve akademik altyapısı zayıf projelerin olumsuz etkileri ele alındı. Seminer, kültürel mirasın korunması ve gelecek kuşaklara aktarılmasına yönelik stratejik önerilerle sona erdi.

Bu seminerde, modern dünyanın karşı karşıya kaldığı teknolojik afetler kapsamlı bir şekilde ele alındı. Teknolojik gelişmelerin beraberinde getirdiği risk faktörleri, endüstriyel kazalar, siber güvenlik tehditleri ve kritik altyapı sorunları detaylı olarak incelendi. Türkiye ve dünyadan önemli teknolojik afet örnekleri analiz edilerek bu olayların sosyal, ekonomik ve çevresel etkileri değerlendirildi. Katılımcılar, risk yönetimi stratejileri, erken uyarı sistemleri ve acil durum müdahale planlaması gibi konularda güncel yaklaşımlar hakkında bilgilendirildi. Ayrıca, yapay zeka ve dijital teknolojilerin yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan yeni risk senaryoları ve siber saldırıların kritik altyapılara olası etkileri tartışıldı. Gelecekte karşılaşılabilecek teknolojik afetlere karşı alınabilecek önlemler üzerine de önemli çıkarımlar yapıldı. Seminer, katılımcılar için hem bilgi verici hem de çözüm odaklı bir platform sundu.

Bu seminerde, medyada kadın temsilinin mevcut durumu ve kadın odaklı habercilik yaklaşımları ele alındı. Haber medyasında kadınların nasıl temsil edildiği, toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden medya analizi ve kadın odaklı habercilik pratikleri incelendi. Medyadaki cinsiyetçi dil kullanımı, stereotipler ve ayrımcı yaklaşımlar eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirildi. Ulusal ve uluslararası medyadan örnek vakalar üzerinden kadın temsili sorunları tartışıldı, çözüm önerileri ve iyi uygulama örnekleri paylaşıldı. Seminerde ayrıca, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı habercilik ilkeleri, etik yaklaşımlar ve medya profesyonellerine yönelik pratik öneriler sunuldu. Kadın gazetecilerin medya sektöründeki deneyimleri ve karşılaştıkları zorluklar da seminerin önemli başlıkları arasında yer aldı.

Bu seminerde, Çanakkale bölgesindeki Tahtacı Türkmenlerinin kültürel kimliği, inanç sistemleri ve geleneksel yaşam pratikleri incelenmiştir. Antropolojik bir yaklaşımla, topluluğun sosyal yapısı, ritüelleri ve gündelik yaşamındaki özgün unsurlar ele alınmıştır. Kültürel aktarım süreçleri, inançların özgün yönleri ve geleneklerin sürdürülme biçimleri tartışılmış; toplumun sosyo-kültürel değişimleri, ekonomik faaliyetleri ve yaşam tarzındaki dönüşümler değerlendirilmiştir. Ayrıca, sözlü kültür unsurları ile kolektif belleğin yeni nesillere aktarımı detaylandırılmıştır. Seminer, Tahtacı Türkmenlerinin Anadolu’nun kültürel mozaiğindeki özgün yerini vurgularken, modern zamanlarda kimliklerini koruma çabalarına da ışık tutmuştur. Bu buluşma, hem tarihsel hem de güncel yönleriyle Tahtacı Türkmenlerini anlamak için önemli bir katkı sunmuştur.

Bu seminerde, edebi bir anlatı olan Homeros'un destanından arkeolojik bulgulara uzanan süreçte Troya'nın tarihi katmanları incelenmiştir. Antik kentin farklı dönemlerdeki yerleşim yapısı, mimari özellikleri ve kültürel katmanları arkeolojik veriler ışığında ele alınmıştır. Troya'nın tarihsel süreç içerisindeki değişimi, kent planlaması ve savunma sistemleri detaylı bir şekilde aktarılmıştır. Seminerde ayrıca, Homeros'un İlyada destanında betimlenen Troya ile arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan gerçek kent arasındaki benzerlik ve farklılıklar tartışılmıştır. Efsanevi Troya Savaşı'nın tarihsel gerçekliği, dönemin sosyo-ekonomik yapısı ve ticaret ağları içindeki önemi arkeolojik bulgular eşliğinde değerlendirilmiştir. Kent tarihinin çok katmanlı yapısı ve her bir katmanın kendine özgü karakteristik özellikleri bilimsel verilerle açıklanmıştır.

Bu seminerde, Çanakkale Savaşı sırasında Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin (bugünkü Türk Kızılayı) gerçekleştirdiği hayati faaliyetler tarihsel belgeler ışığında incelenmiştir. Savaş sürecinde sağlık hizmetlerinin organizasyonu, yaralıların tedavisi ve hasta bakımı, dönemin belgeleri ve fotoğrafları eşliğinde detaylı olarak aktarılmıştır. Zorlu savaş koşullarında fedakârca görev yapan sağlık personelinin hikayeleri ve yaşadıkları zorluklar ele alınmıştır. Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin insani yardım çalışmaları, lojistik faaliyetleri ve kurumun savaş zamanındaki organizasyon yapısı tarihsel kaynaklarla değerlendirilmiştir. Seminerde ayrıca, cephe gerisindeki sağlık hizmetlerinin önemi, yaralı askerlerin taşınması ve tedavi süreçleri gibi Çanakkale Savaşı'nın az bilinen insani boyutlarına ışık tutulmuştur. Hilal-i Ahmer'in bu zorlu dönemdeki özverili çalışmaları ve modern Türk Kızılayı'nın temellerinin atılması süreci kapsamlı bir şekilde anlatılmıştır.

Bu seminerde, Çanakkale'nin sahip olduğu zengin kültürel miras ve turizm potansiyeli detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Kentin simge değerleri olan Truva Atı, Şehitler Abidesi ve tarihi Kale gibi bilinen turistik noktaların yanı sıra, henüz keşfedilmemiş turistik değerler de tanıtılmıştır. Çanakkale'nin tarihi dokusunu koruyarak nasıl modern bir turizm destinasyonuna dönüştürülebileceği konusu irdelenmiştir. Seminerde ayrıca, bölgenin doğal güzellikleri, arkeolojik zenginlikleri ve kültürel çeşitliliği sürdürülebilir turizm perspektifinden değerlendirilmiştir. Kentin turizm potansiyelini artırmaya yönelik yeni projeler ve öneriler paylaşılmış, katılımcılara Çanakkale'nin turizm geleceğine dair vizyon ve stratejiler hakkında detaylı bilgiler sunulmuştur.

Bu seminerde, İkinci Yeni şiirinin önemli temsilcilerinden Ece Ayhan'ın yaşamı, edebi kişiliği ve Çanakkale ile kurduğu özel bağ incelenmiştir. Şairin kent kültürüne katkıları, şiirlerindeki Çanakkale izleri ve İkinci Yeni akımının gelişimindeki rolü detaylı biçimde ele alınmıştır. Ece Ayhan'ın eserlerindeki özgün dil ve anlatım özellikleri, şairin yaşam öyküsüyle ilişkilendirilerek analiz edilmiştir. Şiirlerinde kullandığı semboller, imgelerin arkasındaki anlamlar ve toplumsal eleştiri boyutu değerlendirilmiştir. Modern Türk şiirine getirdiği yenilikler, edebi mirası ve Çanakkale'nin kültür hayatına etkileri tartışılmıştır. Seminerde ayrıca, şairin az bilinen yönleri, şehrin sokaklarında geçen yaşamı ve kent belleğine katkıları üzerine yeni bakış açıları sunulmuştur. Ece Ayhan'ın Çanakkale'ye dair gözlemleri ve deneyimleri, şiirlerindeki yansımalarıyla birlikte kapsamlı bir şekilde incelenmiştir.

Bu seminerde, ilişkisel saldırganlığın ergenlik ve genç yetişkinlik dönemlerinde nasıl gerçekleşebildiğine ilişkin kuramsal yaklaşımlara yer verilmiştir. Bu yaklaşımlar, davranışsal ve bilişsel olmak üzere, sosyal bilgi işleme ve sosyal öğrenme kuramlarını kapsamaktadır. Hangi durumlarda ve neden ilişkisel saldırganlığa başvurulabileceğinin anlaşılması adına, saldırganlığın hem tepkisel hem de amaç odaklı işlevlerinden bahsedilmiştir. Bununla birlikte, ilişkisel saldırganlık ile ilişkili olduğu düşünülen "ahlaki çözülme " kavramına da değinilmiştir. Ahlaki çözülme, bireylerin yanlış olduğunu bildikleri eylemlerini nasıl ve ne şekilde rasyonelleştirdiklerine ilişkin bilişsel bir süreçtir. Saldırganlığa etki edebileceği düşünülen bir diğer unsur olan Karanlık Üçlü kişilik özellikleri de bu seminerde yer alan konular arasındadır. Psikopati, Makyavelizm ve narsisizm kişilik öğelerini barındıran karanlık üçlü kişilik özellikleri, ilişkisel saldırganlık ile ilişkileri bakımından incelenmiştir.

Bu seminer, dil gelişimi ve edinimi üzerine önde gelen kuramcıların görüşlerini ele almaktadır. Vygotsky ve Piaget'nin çocuk gelişimindeki farklı yaklaşımları vurgulanmıştır. Vygotsky, Sovyet etkisiyle kültürel ve çevresel faktörlere odaklanarak, dışsal konuşmanın içsel konuşmaya evrildiğini savunurken; Piaget, batı bireyselciliğiyle bilişsel gelişime önem vermiş ve benmerkezci konuşmanın içsel konuşmadan farklı olduğunu belirtmiştir.

Chomsky ise dil edinimini biyolojik temelde açıklamış, "Dil Edinim Aygıtı" ve "Evrensel Dilbilgisi" kavramlarıyla dili doğal bir yetenek olarak tanımlamıştır. At örneğiyle dil kullanımının insanda içgüdüsel olduğunu vurgulamıştır. Günümüzde ikidillilik ve tekdillilik araştırmaları devam etmekte olup, Broca ve Wernicke'nin çalışmaları bu alanda önem taşımaktadır.

Sebahat Küçük'ün sunumunda, tarihi gazete örnekleri üzerinden Çanakkale'nin sosyal, siyasal ve kültürel gelişimi detaylı şekilde incelendi. Yerel basının kent kimliğinin oluşumundaki rolü ve toplumsal hafızanın korunmasındaki önemi, zengin arşiv örnekleriyle katılımcılara aktarıldı. Kentin basın tarihine ışık tutan sunum, gazetecilik alanındaki teknolojik dönüşümleri ve önemli gazeteci ve yazarların katkılarını kronolojik bir düzende ele aldı. Katılımcılar, basın tarihindeki dönüm noktalarını ve unutulmaya yüz tutmuş yayınları öğrenme fırsatı bulurken, günümüz yerel basınının karşılaştığı dijital dönüşüm süreci ve geleceğe dair öngörüler de kapsamlı şekilde tartışıldı. Seminer, kent belleğinin oluşumunda yerel basının oynadığı kritik rolü vurgulayan örneklerle son buldu.

Halk bilimi perspektifi ile geçiş törenlerini incelemek toplumun veya topluluğun sosyokültürel durumunu anlamak için uygun bir yoldur. Bu yolla kütlenin içerisinde bulunduğu veya daha önce yaşamış olduğu kültürel, bilişsel devrelere dair ipuçları da bulmak mümkündür. Toplumda kimi zaman belirgin olsalar da çoğu zaman gizli ve küçük şekillerde beliren söz konusu kültürel unsurlar, farklı bakış açıları ortaya koyarak incelenen kütlenin kültürel kodlarını anlamayı kolaylaştırır. Söz gelimi Türklerin büyük coğrafyalara yayılmaları, gittikleri yerlerin veya kendilerine iletilen kültürlerin dinlerine alışmaları onların kültürel yapılarını anlamayı zorlaştırmaktadır. Bölgeden bölgeye farklılık gösterse de dar alanlarda gerçekleştirilecek çalışmalar daha verimli hâle gelmektedir çünkü alan daraldıkça kültürel çeşitlilik de sınırlanmaktadır. Çanakkale ve benzeri illerde yapılacak incelemeler bu bakımdan dikkate değer sonuçlar ortaya koyabilmektedir. Zira daha önce Tahtacılarla ilgili çalışmalarda başarı kaydedilmiştir. Çanakkale’deki yapılardan bir de Sünni Yörüklerdir. Dünya tasavvurlarını, sosyolojik, dinsel yapılarını anlamak için geçiş ritüellerine bakmak yerinde olacaktır. Bu çalışmada Çanakkale il merkezine bağlı Sünni Yörük köylerinin geçiş ritüelleri üzerinde durulmuştur. Alan araştırması ve literatür taraması sonucu elde edilen veriler büyük oranda Türkiye Türklerinin geçiş törenleriyle aynılık gösterseler de kimi özgün ürünlere ulaşılmıştır.